31 Mayıs 2009 Pazar

KEMERALTI KIZLARAĞASI HANINDA YAĞAN YAĞMURU DİNLEMEK










Cama vuran yağmur damlalarının uyarısını dinlemeden
kendimi Kemeraltının insanı 1800'lü yıllara götüren
pembe, mavi, mor boyalı dükkanların sıralandığı
dar sokaklara attım.

Köşede Ali Galip Şekercisinin tam karşısındaki
Gevrekçiden kendime Kumru aldım.

Kumru, beyaz peynir, kırmızı domates dilimleri
ve yemyeşil bir sivri biberden oluşan
İzmirin sembolü bir simit türevidir.

Daha sokaklar bomboş, dükkanlar açılmamıştı.
1. Beyler, 2. Beyler sokaklarını geçince
buldum "Meserret Kahvesini".

Yirmi yıl öncesinin Meserretinden geriye kalan
tavandaki işlemeler,
ortadaki şadırvan ve havuz,
bir de duvarlardaki
eski İzmir manzaları.

Kendime ince belli çay bardakta
bir çay ısmarladım.
Yavaş yavaş ısırarak
ve ağır ağır çayımı yudumlayarak yaptım sabah kahvaltımı.

Dışardan yağmurun sesi geliyordu ama daha fazla beklemek istemedim.
Ve yine sokaklara çıktım.

Yağmur iyice artmıştı. Sokaklar dereler haline gelmişti.

Ayaklarım sular içinde,
Kızlarağası hanına ulaştım.
Kızlarağası kırmızı tuğlalardan örülmüş eski bir tarihi han.
İçinde şimde İzmir hediyelikleri ile gümüşçü dükkanları var.

Hanın arka kapısından çıkınca,
minik taburelerle dolu kahveci dükkanlarına varıyorsunuz.

"Hakiki Sahlep" yazan dükkanın kapısından
kendimi içeri dar attım.

Üstü mis gibi tarçın kokusu ile dolu sıcak salebimi içerken
bu satırları karaladım.


Kızlarağası-Şükrü Beyin Yeri

09.50

http://fincandapisenkahve.com/fotogaleri.asp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder