31 Mayıs 2009 Pazar

KASTIN NEYDİ MONİA




http://www.kastamonu.gov.tr/dortmevsim/default.html

http://www.karadenizgezi.net/kastamonu/mz.htm


Bu satırları, 600 yıllık kervansarayın ortasındaki havuzun şelalesinden akan suyun sesini dinleyerek yazıyorum. Akşam ağır ağır inmekte Kastamonu’ya. Sabahtan sularda yıkanan güvercinler de kaybolup gittiler. Otel sakinleri yavaş yavaş dönüyorlar ellerinde çantalarıyla.

Kervansarayın ortası açık. Gökyüzünü seyrederken suyun sesini dinlemek insana hoş bir huzur veriyor.

Bugün sabah kahvaltımı Aşiyan Konağında yaptım.
Birkaç gündür öğle aralarında şehirdeki tüm müzeleri ve tarihi yerleri dolaştım. El sanatları ürünlerinin sergilendiği çok güzel konakları gezdim.

Kastamonu bölgesi tarihsel olarak çok eski uygarlıklara beşiklik yapmış. Romalılar devrinde bu bölgeye Paflagonya deniyormuş. Bilenen tarih Hititler ile başlıyor. Bugün yörede hala taşbaskı ile dokuma yapılıyor ve Hitit motifleri kullanılıyor. Benim kaldığım kervansarayın ön kapısı da bu el işlemelerinin satıldığı dükkanlara açılıyor.

Milattan önce burada Sümerlerin eski kollarından Gas’lar yaşamış. Kastamonu isminin Gasların ülkesi anlamından geldiği bilimsel olarak kabul ediliyor.

Ama başka bir efsaneye göre de, Bizans tekfurunun kızı kaleyi zaptetmek için kuşatan Türk komutana aşık olur. Moni, kalenin anahtarını gece yarısı dadısı ile komutana gönderir ve Türkler kaleyi alırlar. Tekfur, kızının bu ihanetini öğrenir ve kızını kaleden aşağı atar bu arada da “Kastın Neydi Moni” diye bağırır. Kızın mezarı kalenin bir ucunda . Kaleyi gezerken zirveden aşağı baktığınızda aşağıda gömütü görüyorsunuz.

Kastamonu "kuzeykent" denilen yeni binaların bulunduğu bölge ile şehir merkezinin ve eski evlerin korunduğu iki ayrı yerleşim bölgesinden oluşuyor. Ankara'daki eski meclis binasını da yapan mimar Vedat Tek’in yaptığı hükümet konağı ve diğer resmi dairelerin yeraladığı bu eski bölgede dolaştığınızda kendinizi cumhuriyetin ilk yıllarında hissediyorsunuz.
Biraz sokak içlerine daldığınızda, eski konakların köşe başından feraceli ve fesli insanlar çıkacakmış gibi dolanıyorsunuz.
Çarşıdaki binaların bazılarının alınlarında 1887 bazılarının 1900 yazılı. Ve bu binalarda yaşam hala tüm canlılığı ile devam ediyor.
Köşebaşlarında çeşmeler var. Suları hala akıyor.
Şadırvanlardan güvercinler su içiyor akşama kadar....

Eski evlerin birer penceresi tahta kepenkle kapalı. Eski Türk filmlerinden fırlamış hepsi de.

Kulağımıza tanıdık gelen bir çok türkü Kastamonu türküsü imiş.

http://www.kastamonu.web.tr/kastamonuturkuleri/index.html

Sepetçioğlu, Tiridine Bandım….

Bugünkü programım, ormanın kenarındaki Vedat Tek Kültür Merkezine gitmek.
Birazdan yola çıkacağım.

Dışarıda pırıl pırıl bir güneş var.

Kastın neydi Monıya ilinden sevgiler saygılar…

12 nisan Pazar
Kurşunluhan 102 nolu oda.
Efsun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder