"Bu yaşama sevincinin sırrını bana da öğretir misin ?"
Bu sabah maillerimi açtığımda bir arkadaşım bana böyle bir mesaj yazmıştı.
Benim de ona şöyle bir yanıtım olacak...
Bu işin hiçbir sırrı yok.
Bu sabah servisle gelirken,her sabah yaptığım gibi,
Unkapanı Köprüsünün üzerinden geçerken
okuduğum kitaptan kafamı kaldırıpkarşılara baktım.
Topkapı Sarayındaki o eski kulenin zirvesi
Topkapı Sarayındaki o eski kulenin zirvesi,
Süleymaniye, Ayasofya camilerinin oval kubbeleri
ve minarelerin zirveleri,
bunların eteklerindeki minik pencerelerden oluşanhoş bir İstanbul slüeti seyrettim.
Bir suluboya resmi için ne hoş bir görüntü olduğunu düşündüm.
Servis, Mecidiyeköy Meydanını geçtikten sonra
Bu kez Metrobüsler için hazırlanan bir inşaat alanından geçti.
Tam buradan geçerken de,
bir parça yeşilliğin üzerinde,
sarı yağmurluklarıyatoprağa eğilmişbir şeylerle uğraşan
onbeş yirmi işçi gördüm.
Minik minik eğilmelerle
o toprakta bir güzellik yaratmaya uğraşıyorlardı.
Aslında tüm hayatın,
birilerinin parmak uçlarından dökülen
minik emeklerin bir toplamı olduğunu hissettim o an.
O manzara muhteşemdi.
Karıncalar gibi sade ve düzenli kıpır kıpırdılar..
Aslında hepimiz öyle değilmiyiz..
Parmak uçlarımızla her gün hayata bir ilmek atmıyormuyuz..
.
Bu yağmurlu İstanbul sabahında
ilmek dokuyan tüm yüreklere
keyifli bir gün diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Efsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder