Dun sabah Sultanahmet Tramvay Duragında ınıce,
önce etrafıma bakındım.
Sultanahmet Parkının yeşillikleri içinden görünen manzarayı içime sindirdim.
Derin bir nefes aldım.
Binlerce yılın üstüste koyduğu tüm bu güzellikler arasında olduğum için
bu sabah ne kadar şanslı olduğumu düşündüm.
Dünyanın bir çok ülkesinden,
bir çok insanın bulunmayı istediği bir meydanda idim.
Öğle arasında kendimi aç hissetmediğim için,
yemekçiye gitmek yerine kitapçıya gitmeyi yeğledim.
Kendime dört tane kitap seçtim,
parasını ödedim, poşetimi aldım ve dışarı çıktım.
Saat henüz biri yedi geçiyordu.
Mesai saatının başlamasına daha vakit var diye düşündüm
ve kendime bir kahve ısmarlamak için
Nuriosmaniye Caddesindeki Kahve Dünyasına gittim.
Hem kahvemi yudumlar
hem de aldığım kitapları karıştırırım diye düşündüm.
Sade bir Türk Kahvesi söyledim.
Yanında gelen minik çikolatalarla keyifli bir yudum aldım
ve kitaplarımı çıkardım.
Bir baktım, içinde benim kitaplarımdan ayrı
iki kitap daha var.
Yanlışlıkla benim torbama konulduğunu düşünüp kenara ayırdım.
Dönüşte yeniden kitapçıya uğradım
ve benim olmayan kitapları kitapçıya geri uzattım.
Kitapçı, gülerek; geri geleceğinizi tahmin etmiştim, dedi.
Onlar bizim hediye kitaplarımız,
size söylemeden çantaya koymuştum;diyerek bana keyifli bir öğle sürprizi yaşattı.
Yaşamınızda böyle keyifli anlar yaşamanız dileklerimle
sevgiler&saygılar...
efsun.
istanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder