karalama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karalama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2014 Çarşamba

POST TENEBRAS LUX... KARANLIKTAN AYDINLIĞA...

POST TENEBRAS LUX...

Bu slogan, Beyoğlu Anadolu Lisesi'nin sloganı imiş.. 
Bunu dün öğrendim ve çok hoşuma  gitti. 

İnsan, her gün yeni bir şey öğrenebilmeli.. 
Yeni bir şey öğrendiğinde yüreği kıpır kıpır edip, heyecanlanmalı.. 

Kızım ve ben bu sene üniversite sınavına girmeye karar verdik. 
Dün Beyoğlunda bir işim vardı ve gitmişken bu işimi de halledeyim istedim.. 

Harçlarımı yatırdıktan sonra, banka görevlisine;

-Buraya en yakın lise hangisidir?   
 diye sordum. 
-Hemen bitişiğimizdeki Beyoğlu Anadolu Lisesi, dedi.. 

Yıllardır Beyoğlu'nda İstiklal Caddesinde binlerce adım atmışımdır. 
Bu Lisenin önünden geçtim ama içeriye  adım atma şansım olmamıştı.. 

Ana caddedeki küçük kapının zilini çaldım, açan olmadı. 
Hemen yanındaki o güzel kırtasiyeye sordum girişini.. Yan kapıdan girilir, dedi.
Yan kapıdaki zili çalmama gerek kalmadan, kapı açıldı. 

Beni  üçüncü kata  gönderdiler.. 

Yılların adımları ile parlayan mermer merdivenleri çıkarken 
Atatürk'ün Kadınlarla ilgili bir sözünü gördüm duvarda.. 
Ne ilgisi var şimdi bu Anadolu Lisesi ile bu sözlerin dedim içimden.. 

Dönüşte, merdivenlerden inerken etrafa göz  gezdirdim.. 
Çok güzel bir tiyatro salonu var..
Kocaman bir kırmızı perde, balkonu ve locaları ile tam bir tiyatro sahnesi.. 

O zaman bu binanın gerçek kuruluşunu daha çok merak ettim.. 

Tarihçesi, kapının hemen girişinde  imiş.. 

Burası,   ilk defa 1849 yılında Beyoğlu'nda bulunan yabancılara eğitim vermek üzere 'English High School for Girls' adı altında  bir İngiliz Sefirinin karısı tarafından kurulmuş.
Bir dönem kapalı kalmış, yeniden açılmış ve 1979 yılında devletleştirilip ''İngiliz Kız Ortaokulu'' adını almış.
1980 yılında da lise kısmı açılarak ''Beyoğlu Anadolu Lisesi'' olmuş.

İşte duvarda yazılı kadınlarla ilgili sözün sırrı da burada imiş... 

POST TENEBRAS LUX... KARANLIKTAN AYDINLIĞA...

Bir gün yolunuz düşerse, kapıdan uğrayıp o güzel tarihi  hissedebilirsiniz..

Ülkemizin ve hukukun geçirmekte olduğu bu karanlık günlerin de aydınlığa kavuşması ümidi ile hepinizi selamlarım... 

Sevgilerimle..

23 Mayıs 2013 Perşembe

DOLÇE VİTA...............

Hayat ne güzel....Dolçe Vita.....
.....
Dün akşam, Filipinli bir misafirim vardı....Kendisi İsviçre'de yaşıyor..
Bir haftalığına İstanbul'a tatile geldi...

Dolayısı ile ben de bir haftalık istanbul tatiline kavuşmuş oldum..
Ben de onunla birlikte bu güzel şehri yeniden dolaşıyorum...
Bu şehre yeniden hayran oluyorum..
Çarşamba gün birlikte Adalar'a gittik..
benim için Adalar demek Büyükada demek...

Trafiksiz ve yemyeşil ormanların içinde,
dantel gibi bembeyaz evlerin arasında
begonviller eşliğinde  sokaklarda dolaşmak ne mükemmel bir şey..

Adada, gün yavaş yavaş sona ererken,
biz,
martıları ve bulutları seyrederek,
kadehlerimizi hayata kaldırdık..

Dolçe Vitaa............................

Arkadaşım,
dolmayı çok sevdiğini söyleyince masaya  bir porsiyon dedikleri
ve içinde sadece dört adet sarmanın bulunduğu bir tabak geldi...
Ben de ona dedim ki,
yarın akşam ben sana dolma yapacağım...

Geçen hafta, Yunanistan'dan bir dostumuzun gönderdiği kırmızı şarap eşliğinde tamamladık yemeğimizi..
Kitaplardan, filimlerden, şarkılardan konuştuk..

Birbirimiz taa yıllar önce İsviçre'de bir düğünde tanımıştık
ve yıllardır hiç görüşmemiştik..
Oysa,
bu yıllar içinde
bir çok kitabı birlikte okumuş,
bir çok filimde birlikte  ağlamışız...

Hayat ne güzel...
Dostluklar ne güzel...
İnsanın bu kadar  güzel dostlar olması ne büyük şans...

Herkese keyifli bir hafta sonu diliyorum..
Bu akşam buluşacağınız dostlar sofrasında,
kadehlerinizi DOLÇE VİTA..... diyerek kaldırmanızı diliyorum.
Sevgiyle...
Efsun..




28 Nisan 2013 Pazar

ERGUVAN RENGİ DOSTLAR..




Bazı dostlarınız vardır ki, onlarla çok sık görüşemezsiniz.. 
İstanbul'un  günlük koşuşturmaları ve semtler arası mesafeler,
bir çok dostunuzu görmenizi kısıtlar... 

Ama onlar, 
hep aklınızda ve yüreğinizdedir... 

Dün, işte böyle güzel insanlarla, güzel yürekli dostlarımızla birlikteydik.. 

Bahar,
ki bizim oralarda, bu bahara ACI BAHAR derler.. 
O kadar yürek burkan ki, yeşilin ışıltısında gözlerinizin kamaştığı bir bahardır bu... 

Çatalca, 
İstanbula çok yakın bir yerleşim yeri.. 
Bu kasabanın sembolü de ERGUVAN.. 

Dün, koca bir günü, ergüvan renginde ve ergüvan kokusunda geçirdim.. 

Karadeniz, ansınzın karşıma çıktı... 
Ayaklarımı ıslatıp, 
sahilden bembeyaz çakıl taşları topladım.. 

Akşam, evsahiplerimiz bizi bırakırken, 
arabanın içinde,
 tıpkı Voddy Ellen filmler gibi,
geçmişe bir yolculuk  vardı.. 

Hepimiz, politik bir süreçten gelen dostlarız..
Dünyanın ve insanların güzel olmasına çabalamışız.. 
Dostluklarımız, 
parmaklarımız, hep güzel ve doğrudan yana yaşanmış.. 

İşte bu güzel geçen yıllar, 
hala günümüzü güzelleştirmeye devam ediyor.. 

Bir ergüvan salkımında saklanan sır gibi... 

Herkese, erguvanlar içinde gizlenmiş dostluklar diliyorum.. 
Keyifli bir çalışma haftası olsun diyorum... 

Sevgilerimle...
Efsun
 

12 Mart 2013 Salı

YENİ BAŞLANGIÇLAR MEVSİMİ

Saat onsekizi iki dakika geçiyor 
ve günlerden salı.... 

Ben, evimde,
mutfak penceresinden 
karşımda, günün son ışıkları ile parlayan
Fatih Camiini seyrediyorum.. 

Ve akşam yemeği için eve gelecek kızımı bekliyorum.

Hayatım, bu güne dek hep bir koşuşturma içinde  geçti..

Pek sık rastlanan bir şey değil, 
haftanın bu günününde ve günün bu saatinde,
evimde oturup kahvemi yudumlamam... 

Bu hayatta en sevdiğim şeylerden birisi,
kitapçıda,
yeni çıkan kitaplara bakmak,
o anda beni kendine çeken en keyifli kitabı hemen satın alarak,
eve gelip büyük bir keyifle okumaya başlamaktır.. 

İşte bugün de böyle oldu.. 

Öğleden sonra, 
kendimi kitapçıda buldum ve 
''..YENİ BAŞLANGIÇLAR MEVSİMİ '' isimli kitabı aldım.. 

Kitabın arkası, 
tam da benim bugünlerdeki ruh halimi yansıyıyor: 

''....Kimi zaman, hayatın karmaşasından başımızı kaldırmak,
dertlerimizi geride bırakmak yada bize zarar veren alışkanlıklarımızdan kurtulmak için
bir yol bulmaya çalışırız. 
Ve bu arayışta en büyük yardımcımız dostlarımız olur...
Sadece iyi değil, kötü günde de yanıbaşımızda duran,
ve her sonun bir başlangıca vesile olduğunu hatırlatan can dostlarımız....''

Gerçekten, 
bu satırları okuduktan sonra hemen bu kitabı satın aldım.. 

Daha okumaya başlamadan önce ise, 
benim sevgili can dostlarıma da bir akşam selamı göndermek istedim..

Bu dünya, sizler gibi dostlarım sayesinde güzel...

Hepinize çok teşekkür ediyorum ve sevgilerimi gönderiyorum...
Efsun

12 Şubat 2013 Salı

Ellinci Yıl....



Dün, annemle babamın ellinci evlilik yıldönümü idi...
Bundan tam 50 yıl önce, 12 Şubat 1963 sabahında,
aynı yastığa başkoymaya karar vermişler...
Dün akşam  telefonda konuşurken,
babam;
-Göz açıp kapayıncaya kadar elli yılı geride bırakmışız dedi ve
annemle birlikte ,
kendi bağlarından yaptıkları şarabı içerken
kadehlerin çınlatısnı dinletti...

Evlendiklerine, annem onyedi, babam yirmi üç yaşında imiş..
Ege'nin Eşeler yaylasının kenarında kurulmuş bir köyde doğmuşlar..

Eşeler yaylasına çıkan,
Manatır adı verilen ve yemyeşil çamların içinde kaybolmuş
bir vadide her ikisini ailerine ait tarlaları varmış..

Çocuklukları  bu tarlalarda geçmiş..
tarla komşuluğundan,
yaşam  komşuluğuna geçmişler...

Babam, yedi yaşında kaybetmiş babasını..
Babaannem, tam yedi çocukla tek başına kalmış..
Masmavi gözleri olan,
becerikli ve akıllı bir kadındı..

Gönen Köy Enstitüsünde  parasız  yatılı okumuş babam ve
edebiyat öğretmeni olmuş..
Annemi dedem okutmamış..
Onaltı yaşında nişanlayıp, onyedi yaşında da evlendirmiş omu...

Bindokuzyüz altmışdört yılının bir aralık günü ben dünyaya gelmişim..
İlk çoçuklarına, "Efsun" ismini vermişler...

Namık Kemal'in " Ne efsunkar imişsin ey didarı hürriyet..."  şiirinden esinlenerek...
O zamanlar, Merzifon'un Havza ilçesinde öğretmenli yapıyorlarmış..

İkinci çocukları doğduğunda ise " Ülkü"  ismini koymuş babam..
İkinci kardeşim doğduğunda,
babam, Sarıkamış'ta asker ve annem tek başına köyde doğurmuş kızkardeşimi..

Son kardeşim doğduğunda, ona da "Zeliha" ismini koymuşlar..
Çünkü hem babaannemin hem de anneannemin ismi Zeliha imiş...

Oniki eylülden önce Töb-der'li idi babam..
Çocukluğumuzda,
bindokuzyüzyetmiş dört, yetmiş beşlerlde Denzili'ye gelmiştik
ve babam bizi arasıra Töbder'e götürür,
oradaki öğretmen arkadaşları ile kaynaştırırdı bizi..

Yılllar, ne çabuk geçiyor gerçekten..
Bizler büyüdük...
Çocuklarından iki tanesi avukat oldu,
bir tanesi müzik öğretmeni...

Hepimiz evlendi ve  çocuklarımız oldu..
Hepimizin de  kızları var..
 Beste, Bahar, Karya, Ekin, Irmak...

Yaz tatillerinde, Salda Gölünde toplanırız..
Orada,
çam ağaçlarının içinde,
münik bir evleri var annemlerin..
masmavi Salda Gölü  selamlar her sabah sizi..
İşte, bu  topantılarda,
birbirimize sarılıp
"Bütün kızlar toplandık" şarkısını söyleriz kahkahalarla...

Canım annem ve babam,
sizlere ve hepimize,
sağlık ve mutlulukla geçecek nice yıllar diliyorum
ve ellerinizden öpüyorum..

Kızınız Efsun
13.02.2013
sabah 9,00
İstanbul...





8 Ekim 2012 Pazartesi

HOŞGELDİN

Bu sabah,
Önce pencereyi açtim..
Gökyüzü masmavi bir yolculuk içindeydi...
Sonra mutfaktaki tahta masamın üzerine,
Yunan Adalarından gelen mavi bir peçete koydum.
Kahvaltı tabağını ve kırmızı peçeteyi yerleştirdim sonra..
İnce belli çay bardağını,
çatalı, bıçağı
ve çay kaşığını...
Dolaptan,
yeşil zeytin,
siyah zeytin
ve beyaz peyniri çıkarttım..
Bir kütahya çinisinin içine,
biraz badem,
biraz ceviz,
biraz da fındık koydum..
Yanına İptai dağlarından gelmiş
bir kavanoz bal...
Kırmızı domatesi
ve yeliş biberi
beyaz bir tabağa yerleştirdim.
Sonra çayı demledim.
Arada sırada,
pencereden dışarı bakıp,
İstanbul'a gelen
uçakları seyrettim.
Sonra kitaplığa gidip,
Nazım Hikmet'i buldum.
374. sayfadaki HOŞGELDİN şiirini açtım.
tam bu sayfaya,
bir Nazım fotoğrafı,
bir Maltepe sigarası,
bir çakmak koydum.
Masanın sol tarafına bu sayfayı açtım.
Masadaki tabağın içine,
kırmızı bir gül koydum..
ve bu sabah dostlarıma
bir Hoşgeldiniz
mesajı attım...
Sevgiyle başlayın güne...
Yüreğiniz,
sevgiyle dolaşsın
bu güzelim memlekette...
08/10/2012
08.15
Efsun
İstanbul...

4 Ocak 2012 Çarşamba

Esıntıler


Bazı sabahlarda,
hıc uyanmak ıstemez ınsan...
Yastıgına basını gomer ve kımıldamadan bekler...
Saatın alarmı sızlanır durur basucunuzda....

Iste boyle sabahlarda,
gozlerımı,  gokyuzunun kırmızılıgına cevırmeyı severım...
Tan yerı agarmaya baslamıstır yavastan yavastan...

Uzaktan bır ucagın suzulerek geldıgını gorurum..
Artık havalanına ınıs yapmaktadır...
O ana dek,
hangı ulkelerın sınırlarından gecerek suzuldugunu dusunmeyı severım...
Asagılarda akan nehırlerın kenarlarında
hangı dılden  soylenmektedır abaca  gunaydınlar ....

Bır de, bızım ana caddeden gecen arabaları gorurum..
Icındekı ınsanlar....
Daha gun dogmadan dusmuslerdır yollara...
Bır sıcak kahve ıcılmeye zaman olmamıstır daha...

Yavas yavas yukselır aydınlık...
Uzak sehırlerde,
Uzak ulkelerde yasam baslamıstır coktaan...
Acılar, sevıncler, umutlar,,,,,
Kırlı bır savas...
Radyoda sabah haberlerı...
Caydanlıkta tıkırdayan damlalar.....

Hayat devam edıyor dostlar...
Hepınıze gunaydınlar.......

Sevgılerımle...
Efsun

3 Ocak 2012 Salı

izmir

Yasamımın altı yılını Izmır'de gecırdım..
Unıversıteyı orada okudum...
Kaldıgım kız yurdu Varyant'ta ıdı..
Aksam, Izmır'ın ısıkları yanmaya  basladıgında,
bızım odadan,
tum korfezı ve Karsayaka'nın ısıklarını seyrederdınız...

Sabahları Konak'a Bahra bBba Parkının ıcınden yuruyerek ıner,
Hava soguk ıse traleybus ile
Hava guneslı ıse yuruyerek gıderdık Alsancak'takı okula...

Izmır, hala kozasında benı bekleyen bır ıpekbocegıdır benım ıcın...
Ben, onu nasıl bıraktıysam
hala oyle beklıyor gıbı hıssederım herzaman...

Bugun, yıne Bahrı Baba Parkının ıcınden yureyerek ınsem ve
yavas adımlarla Alsancaga ulassam,
Otuz yıl oncesının arkadaslıklarını
okulun  kantının de
benı bekler bulacagımı sanıyorum...

Yasamak guzel...
Izmır'de yasamıs olmak
daha da guzel..

24 Mayıs 2011 Salı

A cup off Elenıkı Coffee Metrıo

http://www.youtube.com/watch?v=qhTMjO1VEKg&feature=related

Yil 1990 haziran ayi sonlari...
Kaş'ın mor cıceklı bır yamacından Meıs Adasına bakıyorum..
Gözyaşlarım yanaklarımdan usul usul süzülüyor...
Gecenın ilerleyişi ile yanaklarımdan süzülen yaşlar daha da artıyor..
Bır gıtar sesı eslik ediyor yüregimin acısına...

Moskova'dan bir kaç gün önce dönmüşüz
Ve orada tanıdıgım, dost oldugum bır cok guzel ınsan
Yunanıstan'da nefes alıyor...

HIckırıklarla,
-Ben Yunanıstan'a gırmek ıstıyorum dıye agladıgımı bugun gıbı anımsıyorum...
Yıl 2011 mayıs ayı sonları...
İstanbul'un erguvan renklı bır bahar gununde
Yunanıstan Konsoloslugunun
Tavanları pembe cıceklı buyuk salonunda
Yunanıstan ıkıncı konsolosu ile
Bır fıncan orta sekerlı Yunan Kahvesı yudumluyorum..
Hayat,
benım karsıma hep guzellıklerı cıkardı...
Tesekkur edıyorum.

Bu guzel bahar sabahında
Yunanlılarla bu yıllar suren dostluk dolu anılarıımi
benım guzel dostlarımla
bır fıncan sabah kahvemı yudumlayarak paylasıyorum...
Yuregınızın ısıgı parlak
Gunesınızın turuncusu sımsıcak olsun...

Dostlukla..
Guzel bır gun dılıyorum...
Efsun

25 Mayıs 2011
saat 08.10

26 Şubat 2011 Cumartesi

Bir sairin duygularini anlamak icin dilini bilmeye gerek var mi....

http://www.youtube.com/watch?v=7uvswttpCx4&feature=related
Bir sairin duygularini anlamak icin dilini bilmeye gerek var mi....
Bir insanin yuregine dokunmak icin yuzunu gormeye gerek var mi....
Yagmurlu ve huzunlu bir Istanbul sabahinda
sevdigim yureklere bir merhaba demek icin
karsilik beklemeye gerek var mi...

Bu sabah Pablo Neruda"ya anlatan bir kitapla basladim gune.
Iki gundur cok hasta idim..
Halsiz, yorgun, sevimsiz...
Bu sabah cok iyiyim,,
Yeniden taktim kanatlarini siir perisinin...
Birseyleri unutuyoruz yada atliyoruz gunluk kosusturma icinde...
Guzel seyleri iskaliyoruz ...
Iste bunlari bana yeniden animsatan Neruda'nin sozleriyle sizlere MERHABA diyorum
ve keyifli bir hafta sonu diliyorum...
"...Parral 25 Kasim 1967 .
Liseli genclere. MERHABA....
Yasamda onemli olan merhabalardir. Insanlarin birligidirler,
onlarla birbirlerine umudu iletirler.Kucuk yasantilarimizin ve baskasininkilerin umudunu tasirlar.
En fazla DEGER TASIYAN sey,baskalarininkidir..
Once kendimiz olmak ve ardindan da baskalarini anlamak icin yasiyoruz.
Iste bu baskalari bizden daha onemlidirler..
MERHABA...."

P.NERUDA

30 Ocak 2011 Pazar

HAYAT BAYRAM OLSA


http://www.youtube.com/watch?v=FvOqq3aP0iY

Dun gece uyuymak icin gozlerimi kapattigimda,
cok yorgun oldugumu hissettim.
Ogleyin, kira alacagi sorunu olan bir aile ile randevum vardi.
Daha sonra da sistem kayitlarina yeni dusen dosyalarimin acilis islemleri ile ugrasmistim.
Yazicimin bana yetersiz olacagini gorunce
Beyogluna cikmis ve kendime yeni bir yazici aramistim.
Gecenin ilerleyen saatlerinde,
camasirlari makinaya koymus ve evdekilere;
-Ben uyuyorum camasirlar size emanet demistim.

Iste basimi yastiga koydugum anda,
bir isik hiziyla cocukluk gunlerime gidip geldim.

1974 yillari...
Bahce icinde Iki katli bir evimiz vardi.. (hala iki katli ve bahce icinde)
Hafta sonlari, annem bahceye buyuk bir ates yakardi.
Gul fidanlarina ve maydanoz fidelerine zarar vermesin diye tam duvarin dibine yakardi atesi...
Bu atesin uzerine buyuk bir kazan yerlestirilir ve icine soguk su doldurulurdu.
Atesin etrafina da buyuk bir kirmizi legen yerlestirilir,
bir haftalik camasirlar el ile bu legenin icinde yikanirdi.
Daha sonra evimize ilk camasir makinamiz geldi.
Bembeyaz bir kutu ve tepesinde bir merdane ile...
Camasirlari makinanin icinde yikar
duruladiktan sonra elimiz ile tutarak
tek tek merdaneden gecirir camikanalarin suyunu sikardik.

O zamanlarda, halam Almanya'dan kesin donus yapmak zorunda kalmis
ve gelirken oradaki makinalarini da getirmisti.
Halamin tam otomatik bir makinasi vardi
ve uzerinde dantelli bir ortu ile kosede dururdu.
Cunku o gunlerdeki elektrik aksami bu makinayi calistirmaya yeterli degildi.
Halamin soyledigine gore; bu makinaya camairlari attiktan sonra
hicbir sey yapmaya gerek yoktu
ve iki saat sonra camasirlar kurumus bir halde makinadan aliniyordu.
................
............
Istu bu uzun yolculuktan yuregim dondukten sonra
birden tum yorgunlugum gidiverdi.
Buyuk bir keyifle kitabimin kapagini araladim
ve sabah olunca yuregimden gecenleri
sevdigim dostlarima iletmayi istedim...
hepinize keyifli bir pazar diliyorum...
Hayat bir bayram aslinda---
Dostlukla...
Efsun---
30 ocak 2011 sabah 10,48
istanbul
http://www.youtube.com/watch?v=TSE2TzX4QNo&NR=1









24 Ocak 2011 Pazartesi

MUZIGINI OZGURCE SECEBILMEK

Muzigini ozgurce secebilmek......
Dostlarimdan bircoklari icin bu cumle hicbir sey ifade etmeyecektir.
Ama benim icin ve benim kosullarimda is yasami gecirmis dostlarim sanirim beni cok iyi anlayacaklardir..
Bu sabah ilk kez Sultanahmet Adliyesine bir icra takibi acmak icin gittim.
Dun aksam ilk kez UYAP uzerinden bir XML dosyasi hazirladim.
Ilk kez kendi adima bir KOTA tahsis ettirdim..
Bahtima, uzun yillar 6. Icrada mudurluk yapan ve bana icra dairesini emanet edebilecek kadar guvenen bir mudurluge dustu kotam.
Hayatin kocaman dertleri arasinda, bunlar cok kucuk ayrintılar aslinda..
Ama benim icin, hayatin bana tattdirdigi bu minik keyifler cok hos..
Ogle yemeginden sonra buroma geldim.
Kapiyi acar acmaz, muzik cd'lerinin oldugu dolaba gidip en sevdigim muziklerden sectim.
Ve ilk CD olarak Beethoven;ın 9 numaralı senfonısını deyım yerınde ıse son ses dınlemeye basladım..
Kemanların ınıs cıkısı ıle yuregımdekı cosku uyum ıcınde ıdı...
Sonra kendıme mıs kokulu bır kahve pısırdım.
Islere baslamadan once bu keyıflı anımı da cok sevdıgım dostlarımla paylasmak ıstedım..
Yuregınıydekı muzık hep sıze keyıf versın..
Dostlukla.
Efsun
24.01.2011 Istanbul
14,19

http://www.youtube.com/watch?v=sE-sS_1JQZI

14 Ocak 2011 Cuma

GUNAYDIN BURASI ISTANBUL

http://www.youtube.com/watch?v=jEcQ2NOHocU&feature=fvsr

Gunaydin
Burasi Istanbul ...
Istanbul'da saat sabah 07,22
Settlement'te ogle 12,33
Bolivya'da gece 01,35
Finlandiya'da sabah 07,36

Istanbul"da yavas yavas aydinlaniyor dunya.
Ben yine mutfak penceremin onunde, sabah kahvemi yudumluyorum.
Puslu bir Istanbul sabahini yasiyorum..
Sabahlari uyandigimda ilk yaptigim sey, pencereleri acarak
ruhuma sabah serinligini koklatmak olur.
Bir de radyoyu acmak.
Tercihlerim ya BBC 'dir ya da Deutsche Welle-
Hayat da tercihlerden ibaret degil midir...
"..Bilim adamları, NASA'nın güneş sistemi dışındaki en küçük gezegeni keşfettiğini açıkladı.Kepler-10b adı verilen gezegenin kayalık yapısı ve büyüklüğü dünyaya çok benziyormus.."
"Kanada'da bir üniversitede yapılan bir bilimsel araştırma sonucunda, müzik dinlemenin insana moral veren kimyasal bir maddenin salgılanmasına yol açtığı tespit edilmis"
"Tunus hukumet feshedilmis,genel secimler 6 ay icinde yapilacakmis".
.....
......
Brezilyadaki sel felaketi...
Hizbullah liderleri bulunamiyor.....
Diplomatlar hesap actiracak banka pesinde...
....
Bir denizin kiyisinda cocuklar cicek topladi...
Bir marti kanatlarini usulca sonsuza acti...
Bir kitabin kapagi, genc bir insan tarafindan okunmak uzere aralandi..
Bir keman kutusundan cikartilarak Vivaldi"den notalar sacmaya basladi.
Bir tren dudugunun keskin sesi ile bilinmeyen bir ulkeye yeni bir yolculuga cikildi....
---------
Sizin haberleriniz de yasamla ic ice olsun...
Herkese keyifli ve mutlu gecek bir hafta sonu olsun...
Aklimdan ve yuregimden gecen bu dusuncelerle sizlerin dunyasi daha keyifli olsun...
Sevgi ve saygilarimla.
Efsun
15-01-2011
sabah 07,49
istanbul
Avrupa&Asya Kitasi
Dunya gezegeni
Gunes Sistemi
Evren

24 Aralık 2010 Cuma

TESEKKURLER HAYAT

http://www.youtube.com/watch?v=BJmeIeCsvOY&feature=fvw

''Tesekkurler hayat;
Bana sundugun guzellikler icin... ''
------------------------
Uzaklarda bir deniz kiyisinda usul usul batan gunesin isiklari
ve kulaklarinizda, tuslarina hafifice dokunulan bir piyanonun sesleri ile tamamlayin haftanizi...
Yemyesil bir ovanin ortasinda uzanan bir badem agacinin sessizligi ile kucaklayin yasami...
Yagmur sonrasinda gokyuzunde gorunen gokkusaginin sacaklarina dokunsun parmaklariniz,
Bir cocugun elindeki horoz sekeri uzansin size
Beyoglunda,
elinde bir demet kirmizi gul ile kosaradim yuruyen bir insanin acelesi olsun sadece hayatinizda.....
Ruzgarin usul usul dalgalandirdigi cimenlerin narinligi ile baslayin herseye....
Dostlarinizla bir aksam sofrasinda paylasin yorgunlugunuzu,
Istanbul olsun bardaklariniza dolan.....
Bogazdan suzulerek gecen yolcu gemilerindeki insanlar alip gitsinler yureginizdeki sikintilari...
Bir cobanin kavalindan yayilan nagmelerle selam verin yaninizdan gecen martilara...
Kinaliada aciklarinda dolanan bir yunusun yanibasinda hissedin kendinizi-...
Derin bir ic gecirin, bir pinanistin parmaklarinin ucunu dusunurken....
Suyun aksi vursun, uzaklardaki balikci teknesinin kenarindaki yaziya....
Portekizden bir mektup alin yada dunyanin en uzak noktasindan....
Bir dostunuzun mesaji ulassin aniden posta kutunuza...
Gulumseyerek acin kapinizi, getirdigi kocaman bir karanfil demeti olsun cicekcinizin....
Karli daglarin doruklarindaki sis gibi sarmalasin yasamin guzellligi sizi....
...................
Sevgiyle...
Dostlukla...
iyi haftasonlari diliyorum...Efsun

24-12-2010 Istanbul

Mechul Asker Sokak....

17 Aralık 2010 Cuma

KARLI BIR ISTANBUL SABAHINDAN

Gunaydinlar,
Bu satirlari disarda usul usul yagan kari seyrederek
ve masamdaki dumani tuten sutlu kahvemi yudumlayarak yaziyorum.
Camlardaki yagmur damlalarinin izi beni izliyor.
Uzaklardan Eyup ve Fatih camiilerinin kubbelerini goruyorum bir de.

Bir marti kanatlatlarini engince acarak suzuluyor onumde..
Sararmis kavak agaclarinin yapraklari saliniyor sessizce
Karsidaki hastanenin sacaklarina biriken beyazlik ile
karli bir Istanbul sabahinda basliyorum bu keyifli gune...

Dun aksamki Ciragan Okumalarinin konugu elestirmen Dogan Hizlandi.
1950 kusagininedebiyatimizdaki yeri
ve bu kusagin dostluklari uzerine cok keyifli bir sohbet oldu.
Dinleyicilerden biri, siirin artik yasantimizda pek yeri kalmadigindan yakindi..
Oysa yasam siirle atbasi gidiyor bence..
Bu sabah pencereden yagan kari gorunce,
aklima ilk gelen Ataol Behramoglu'nun
''Beyaz Ipek Gibi Yagdi Kar'' siiri oldu...

''-----
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm.............
........................''

Bir bu siiri,
Bir de Istanbul'un sacaklarina usul usul yagan bu karin arkasindan
usul usul calinan melodiyi duydugunuzu hissedin...
Basiniz onunuzde usul usul adimliyorsunuz hayati..
Kosturan ve haykiran insanlarin arasindan
sessizce yuruyerek variyorsunuz
dalgalarinin carptigi iskelenin kenarindaki cay bahcesine...
Ellerinizi ogusturarak isinmaya calisiyorsunuz...
Az sonra garson onunuze
simsicak bir sahlep birakiyor
Tarcin kavanozundan bolca serpiyorsunuz
Karsi kiyilari seyrediyorsunuz
Kadikoy ve Uskudar tepelerini.... -----
......
Arkadaslar ben burada birakiyorum,,,
Size bu karli Istanbul sabahindan selem ve sevgilerimi gonderiyorum...
Dostlukla..
Efsun
17/12/2010
saat 09,54
Istanbul...

12 Aralık 2010 Pazar

HAYATI SIIRLESTIRMEK

Bu sabah, elime ilk gecen kitap
Aare Nehrini anlatan bir Almanca kitap oldu.
"Die Aare"
Bilgisayarim cok isinmasin diye altina koymak icin elime almistim.
Sayfalarin arasinda dolanirken,
kitabi bize hediye eden arkadasimin mektubuna rastladim.
15.07.2010 -Bern....
Nehrin ve Isvicrenin fotograflari arasinda dalip gitmisim..
Yemyesil ormanlar,
piril piril akan bir irmak..
irmakta kendini suyun akisina birakmis mutlu insanlar...
Pencerelerden sarkan kirmizi sardunyalar...
Baska bir yasam, baska bir mantik ....

Bern'de en sevdigim seylerden birisi,
Evin onunden gecen traleybuse binip
Burnumu traleybusun camina dayayip
Akip giden sehri seyretmektir..
.............
Sayfalardan cikip, bakislarimi pencereden vuran ruzgarin sesine biraktim..
Yilin ilk kari yagiyordu istanbul'un sacaklarina..
Iste o anda dusundum
Hayati siirlestirmek gerektigini
Tipki isvicreliler gibi..
Avuclarimizda hissetmek bu hayatin guzelligini...

Heryerde kar var....
Adamo'nun sarkisini dinliyorum su anda.
http://www.youtube.com/watch?v=_64nc_NLE_I&feature=relatedSimsicak

bir sahlep icecegim birazdan,
usul usul demlenen Turk cayimla
uzak diyarlarda uyanan dostlarima
selamlarimi sunucagim birde....
Hayati siir olanlara merhaba..
Sevgi ve dostlukla...
Efsun

6 Aralık 2010 Pazartesi

SABAHCI KAHVELERI

Bir fincan sade Turk kahvesi,
"Savsat daglarindaki yesil ormanlari ve golleri " anlatan bir radyo programi
Henuz agarmamis bir gokyuzu..
Istanbul henuz derin uykularda
Binlerce insan, sessiz ve usul usul nefes almakta
Sihirli bir degnek dolastirilmis ve aniden uyuyakalmislar gibi...

Penceremden sabah serinligini icime cekiyorum,
Uzaktan bir ucagin yavasca yukseldigini seyrediyorum...
Bir marti ucarak catiya konuyor,
Kiremitlerin sesini duyuyorum..

Izmirde Basmane semtindeki sabahci kahvelerini dusunuyorum sonra..
Yasamin tadini bu sabahci kahveleri cikariyor encok sanirim.

Bu sabah yine erkenciyim..
Aklimdan bir cok marti geciyor..
Uzak diyarlardaki arkadaslarimi dusunuyorum,
Coktandir arayip sormadigim
Ayni sehirde nefes aldigimiz halde
ugrayip bir kahvesini yudumlamadigim dostlarim birde...
Bugun onlara bir Istanbul gondermek istiyorum
Bogazdan suzulerek gecip giden gemiler,
Minik bir el radyosunun uzerinde dolasirken rastladigim
Dunyanin dort bir yanindan bana ulasan
radyo programlarini gondermek istiyorum birde..
Uzayin derinliklerinden dolanip gelmisler..
Bir sabah turkusu gondermek istiyorum
Yaninda bir bardak su ve bir sade kahve esliginde..

Ne guzel dostlarim var bu dunyada..
Birer birer yasadigim guzellikleri dusunuyorum.
Bir demet kir cicegi ile tesekkur ediyorum
hem dunyaya
hem de dunyami guzellestiren dostlarima...

Sevgiyle...

Efsun

07.12.2010.

sabah 06,46

istanbul.

http://www.facebook.com/video/video.php?v=1239485499519&oid=197556286420&comments&ref=mf

30 Kasım 2010 Salı

BUGUN

Bugun daha gunes uyanmadan basladim gune..
Dun aksamdan icimde hicbir heyecan yoktu
ama sabah farkli bir keyifle basladim gune.

Once pencerelerden gokyuzunu seyrettim.
Yavas yavas kizardi gokler
ve sonra martlar gecti penceremin onunden
bir de kirlangiclar...

Gokyuzunde hafif bir pembelik olustu ardindan.
Radyoda, turkuler vardi.
Keyifli, coskulu Anadolu turkuleri.

Cocuklugum gecti gozumun onunden
Koy dugunlerinde teyzemin soyledigi turkuler
Gelinlerin kinali parmaklari
ve coskulu kina geceleri...

Ben de sabah keyfini yasadim
Bir de bu dunyaya gelmis olmanin mutlulugunu
Tam 46 yil once
Merzifonda
Sabah 7,40 da gelmisim bu dunyaya.
Bir de tam 22 yil once
Evet demisim bir nikah memuru onunde...

Vefali dostlarim ve cok sevdigim ailemle
Nice uzun ve saglikli yillar diliyorum kendime ...
Sevgiyle..
Dostlukla..
Efsun

14 Kasım 2010 Pazar

LEMAN GOLU YALNIZI VE SABAH ISIKLARI

".....Ote yandan, aralik sonu sabahindaysa, oylesine bembeyaz bir 'sis denizi' golu ve karsi kiyiyi ortuyor ki;


Fransa siniri icindeki daglardan sis katmaninin ustune tasmis koyu renkli-mor, kulrengi ve siyah-

bolumler ve doruklar, sanki Leman Golu ustunde ince uzun bir ada gibi gorunuyor.

Baska bir deyisle, Ferdinand Hodler'in "Uc ´Dag ve Sis Denizi" tablosunu neredeyse birebir cagristirmakta..

Ugur Kokden -Leman Golu Yalnizi sayfa:97


Bu sabah Gemlik Korfezinin sessiz ve sakin dalgalari ile basladim gune.

Karsimda duran Mudanya Daglari, tam da Leman Golu Yalnizi'nda anlatilan bir sis perdesi altinda..
Gemlik Korfezine bir cuma aksam vapuru ile ulastim.

Bir hayal aleminde yada bir ruyada miyim heniz anlamis degilim.

Masmavi bir renk yogunlugu, sisler icinde yine mavi daglar ve sabah balikcisi kiyiya yakin bir noktada...

Mevsimden beklenmeyecek bir sicaklik var.

Iki gundur balkonda oturuyoruz, balkonda yasiyoruz.

Dun, sahildeki kayalarda guneslendik.

Deniz, tipki yaz gunlerindeki gibi davetkar ve isil isil..
Ama ayaklarinizi bir sure suda tuttugunuzda,
yavas yavas yayilan sogukluk ve uyuysuklugu hissediyorsunuz..
Su anda uzaklardan gecen buyuk yuk gemilerinin seslerini duyuyorum.
Dunyanin kimbilir hangi limanindan yola cikmislar
ve kimbilir daha kac biljnmez limana ugrayacaklar...
Gunesin isiltilari ile kiyidaki dalgalar gozalici parlaklikta..
O kadar sakin nefes aliyor ki deniz,
dalgalarin usulca cirpan sesini duymakta zorlaniyorsunuz..
Bu sabah martilar da yok ortalikta..
Aksamin balikci tekneleri gibi,
martilarda sabah uykusundadir belki hala...
Bulutlar bile mavi bugun.
Gokyuzu ile denizin ayrildigi cizgiyi goremiyorsunuz.
Bir tek gemilnin arkasinda olusan beyaz dalgalar var size bir sinir oldugunu gosteren.
O gemi de gidecek ve yine sinir kalmayacak..


Yan binadan, iscilerin sesini ve minik sercelerin civiltilarini duyuyorum bir de..
Bir de, bu satirlari gonderecegim arkadaslarimin
su anda kimbilir nerelerde ve hangi dillerde gune merhaba diyeceklerinin merakini....
Keyifli ve bol mavili bir gun diliyorum..
Sevgilerimle...
Efsun
10.27 -Armutlu/Gemlik

5 Kasım 2010 Cuma

HAYATIN RENKLERI

"..Roma'ya kar yagdiginda cok huzunlendim.


Ben uzun yillar Bologna'da yasadim, daha sonra Toronto daha sonra da Roma'da..

Benim kuzeyli ruhuma Roma hosgeldin demek istiyordu ..

Ama Roma'da yagan kar tabiki Bologna kari gibi sert degildi...

Yuregimdeki sicaklikla ben camdan disariyi seyrediyordum...

Caterina Bonvicini..."

Su anda ocakta tikirdayan yemegin sesi esliginde bu satirlari yaziyorum.
Camlarda hafifi bir bugu var ve odaya yayilan bir nebze sebze ilikligi...

Dun aksam Italyan Kultur Merkezinde Istanbul Tanpinar Edebiyat Festivali kapsaminda
Italyan yazar Caterina Bonvicini ve Murat Belge'nin konuk oldugu
Yazinin Sorumlulugu" konulu bir soylesiye katildim.

Taa Romadan kalkip gelmis ve bana ic dunyasini anlatan bir insani dinlemek ne kadar keyif verici idi.
O kadar icten ve o kadar duygulu..
Murat Belge; genclik yillarinda evinde misafir olan bir yazarin anilarini ve yazar sorumlulugunu anlatti.
Soylesiden sonra baro secimleri ile ilgili bir yemege katilmam gerekiyordu.
Istiklal Caddesinden hizli hizli yukari cikarken bir baktim ki
Yunan Konsoloslugunun onunde bir kalabalik ve her yer isiklar icinde ..
'Cagdas Yunan Resim Sanati" sergisinin acilis koktelyi varmis..

Hayatin bu tatli mavisini gorupte orada nefes almamak olur mu...
Hemen daldim iceri...
Kapinin onunde elinde bir cocuk arabasi ile guzel bir bayan bekliyordu..
Insanlar Yunanca konusuyordu keyifli keyifli..
Kendimi bir an Atina'nin dar bir sokaginda yurur gibi hissettim...
Insanlarin ve yasamin birbirine karistigi bu anlari cok seviyorum..

Ne dillerin ne dinlerin ne renklerin bir onemi var...

Sizlere rengarenk ve keyif dolu bir sabah diliyorum...
Sevgilerimle..

Efsun
http://it.wikipedia.org/wiki/Caterina_Bonvicini
http://www.infinitestorie.it/frames.speciali/speciali.asp?ID=921
http://www.remzi.com.tr/kitap.asp?kitapId=3042&anakategori=87&kategori=110