31 Ekim 2009 Cumartesi

Çırağan Sarayı ve Barok Müzik

http://www.bachsocietyhouston.org/choiraudio.htm

Bu yağmurlu İstanbul akşamında,
yağmur damlaları pencerelerin beyazlığından süzülürken,
rüzgarın sesi, karşıda uzanan şehrin ışıklarına eşlik ediyor...

Kış aylarını hem çok seviyorum hem çok sevmiyorum.

Çok seviyorum, çünkü bütün sanatsal etkinlikler sizin yaşamınızı dolduruyor
Çok sevmiyorum, çünkü yağmur damlaları ve rüzgar sizi yolunuzdan alıkoymak için işbirliği ediyor..
Bu sabah  yine aynı şey  oldu.
Çırağan Sarayında,
Mabeyin Salonunda,
Barok Müzik dinletisine davetli idim.

Camlardan süzülen damlalar ve esen rüzgara rağmen
erkenden uyandım.
Kendime güzel bir hafta sonu kahvaltısı hazırladım.
Sonra giydim çizmelerimi,
aldım kırmızı şemsiyemi
düştüm yollara...

Sarayın kapısından içeri girince 
unutuverdim tabiiki
dışardaki soğuğu, esen rüzgarı...

Tam saat 11,00'de başladı müzik.
Üç güzel sanatçıdan,
Bach'tan Monti'ye uzanan
Flüt, keman ve arp'tan oluşan bir düş yaşadık.

Düzenleme muhteşemdi.
Çalınan her eserin sanatçısının doğduğu ve yaşadığı yerler
bir slayt gösterisi olarak verildi.
Önde keman, arp ve flüt
arkada yemyeşil uzanan  kırlar
ve ortaçağ şatoları
dinleyenleri
uzun bir yolculuğa götürdü...

.....
Böyle güzel yolculuklar
ve keyifli hafta sonları olsun tüm dostlarıma...
Efsun

30 Ekim 2009 Cuma

to wait /bekleyis


Afyon Günlükleri 1(06.06.2008)




Merhabalar,

Bu satırları sizlere Afyon semalarından yazıyorum.

Penceremin tam karşısında yemyeşil bahçeler ve yemyeşil tepeler uzanıyor.

Tepelerin yeşili, bahar yeşili olduğu için beni daha çok çoşkulandırıyor..

Bu sabah otobüsümüz bizi otelin tam önünde indirdi. Ziyaret edeceğimiz büroyu arayarak, yol yorgunu olduğumuzu ve öğleye kadar dinleneceğimizi bildirdim. Afyon'a hiç yolum düşmemişti. Sadece Varan dinlenme tesislerinden, sabah beş molalarını biliyorum. Bu kez Varan şehir merkezine girmediği için başka bir firma ile gelmek zorunda kaldık. Otobüsümüz tam bir "yurdum insanı" manzaraları idi. Arkamızdaki koltukta oturan bayan, sabah molasından sonra hiç selam sabah vermeden, koltuğu iteleyerek biraz yukarı kaldırmamız için bizi fırçaladı. Molada beni başka bir sürpriz bekliyordu. Dinlenme tesislerinde " Kavala Kurabiyesi" satılyordu. Benim yıllardır "Selanik Kurbiyesi" adıyla Yunanistan dönüşlerinde paket paket aldığım bademli un kurabiyeleri... Sabah uyku tutmayınca, önce termal havuzu arkasından da ılık su havuzunu ziyaret edip kendime bir güzellik yarattım. Gözlerim tavanda dolaşırken, ne yalan söyleyeyim işverenlerime ilk kez teşekkür ettim içimden... Dokuz otuzda kahvaltıya indim ve Afyon sucuğu, Afyon kaymağı, taze yoğurt eşliğinde yine kendime başka bir güzellik yarattım. Buraya gelmeden önce, buraların tarihi önemini çok iyi bilen bir arkadaşımdan görülmesi gereken yerleri, başka bir arkadaşımdan da kirazı ile meşhur bir ilçeyi öğrenmiştim. Kitap olarak ise yanıma tam da buraları anlatan "Şu Çılgın Türkler.." kitabını aldım. Ve en güzel sürpriz, bu hafta Afyon Caz Festivali var ve ben cazcılarla aynı oteldeyim. Sabah onlar yan masada kahvaltı yapıyorlardı. Sonra bir baktım organizatör Hüseyin Bey , bizim kattaki asansörde.Hemen bu sabah İstanbul'dan geldiğimizi ve festivale nasıl katılabileceğimizi sordum... Akşama 20.30'da "Milet Hamamı" bahçesindeki Cenk Erdoğan Üçlü'sünün konserine oteldeki cazcılarla gideceğim.. Öğleden sonra ne yapacağım diye aklınıza takılmasın, adliyeye gidip dosya tarayacağım... Şimdilik hoşçakalınız... Afyon'dan kucak dolusu sevgiler&saygılar.... Efsun

A rainy mornıng in Istanbul


We are forgetting
To progress a forest heart over a wooden brıgde

The mountaıns shades ın a blue lake

in the distance to the Greece, the pine trees greenery in a monastery

To the harmony of a moss in the forest stones

To inviting stance of blackberries,

The lines of the veins in a leaf,

The pink flowers in the slopes

The sound of the birds in a stagnant pond,

Emitted from the strings of a violins silence,

The sound of the birds in a deep valley,

The drops in the tab on the stones,

The harmony of the water lily,
And a rainbow over the mountains ....




Deeply forgettıng,

In this universe, the every second is

progressing quıckly
and we havent chance to the return.................




A rainy mornıng in Istanbul

I am sending my love and respect
...

With friendship ..

Efsun

Bir yağmurlu İstanbul sabahından


Tahta bir köprünün üzerinden bir ormanın yüreğine ilerlemeyi,



Mavi bir göldeki dağların suya vuran aksini,


Uzaklarda bir Rum Manastırındaki çam ağaçlarının yeşilliğini,


Yosunların taşlarda boy veren ahengini,



Böğürtlenlerin davetkar duruşunu,


Bir yaprağın damarlarındaki çizgilerini,


Yamaçlardaki pembe çiçekleri,


Durgun bir göletteki kuşların sesini,


Bir kemanın tellerinden yayılan sessizliği,


Derin bir vadideki kuşların sesini,


Taşların üzerinde sekerek inen damlaları,


Nilüferlerin sudaki ahengini,


Ve bir gökkuşağının dağların üzerinde dansedişini....


Unutuyoruz..






Bu evrende, her saniyenin koşarak ilerlediğini


ve yeniden geri dönüş şansımız olmadığını


Unutuyoruz....

.................






Bir yağmurlu İstanbul sabahından sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum...


Dostlukla..


Efsun.

22 Ekim 2009 Perşembe

Good mornıng İstanbul














Good morning Istanbul
Good morning world
Good morning universe

In the wings of a seagull
white table in a braedsalesman
the old fisherman's bucket on Galata Bridge

A dentist's chair,
in a doctor's bunk
A judge panel
in the arms of a mother

a sip of hot tea

In the last captain long way from the throat  float

an almond tree in white flowers was asleep

In a distant shore of the island egean

After less than a sparrow's wing at the ends will be aired redness in the morning light
friendship comes to you
love comes to you

...

Efsun

Günaydın İstanbul















Günaydın İstanbul
Günaydın dünya
Günaydın evren

Bir martının kanadında

bir simitçinin beyaz tablasında

Galata Köprüsünün üzerindeki balıkçının kovasında

Bir dişçinin koltuğunda,
bir doktorun ranzasında

bir yargıcın masasında

bir annenin kollarında

sıcak bir yudum çayda

boğazdan süzülerek geçen uzun yol kaptanında

bir badem ağacıcın uykuya dalmış beyaz çiçeklerinde
uzaklardaki bir ege adasının sahilinde
az sonra havalanacak bir serçenin kanat uçlarında
sabah aydınlığındaki kızıllıkta
dostluk gelsin

sevgi gelsin

sizlere

....

Efsun



16 Ekim 2009 Cuma


14 Ekim 2009 Çarşamba

Postadan İstanbul gelsin bu sabah









Postadan İstanbul gelsin bu sabah
Parmaklarınız,

kahverengi bir zarfa dokunsun,
kenarından usulca açarken

bir İstanbul kokusu yayılsın odanıza.



pencerelerinizi kapatın sıkıca

Mısır çarşısının baharatları

uçuşmasın sokaklara...


Bu sabah Boğazın mavi suları dökülsün sofranıza

gemiler geçsin süzülerek.
Yudumladığınız çayda

biraz Kuzguncuk şekeri olsun...


Martı sesleriyle açın bilgisayarınızı

kanatları çarpmasın dikkat edin klavyenize...
Burgazadanın kenarından demirlemiş

beyaz yelkenlilerle dolanın şehrinizin caddelerini



Dostlarınızı Büyükadadan gelen,
bir Rum ailenin pişirdiği pastalarla ağırlayın...
Kapınızın kenarında açan mavi çiçek

Rumeli hisarının kenarındaki parkın çiçeği olsun...


velhasıl dostlarım

gününüz keyifli geçsin...

İstanbul gibi geçsin.


sevgiyle...
Efsun

2 Ekim 2009 Cuma

çırağan readings



Good morning ...
Hi from Istanbul from a foggy morning ....

Today, from the bottom of the throat with a swing bridge ships

hazy film scene, has joined the parade

like the old Soviet tanks .....

I am writing  to thıs  writing,
to thanks for  dear to Can  publication,
Liner Agency and the Ciragan Palace.

I was growing with the books,
living with books,

and  to my friendship 

jollify  wıth books 
person.
I can  read  everywhere..
I dont care  for read
to time,
space,

atmosphere

row,

hours

seats,

pillow

bus

tram,

domestic

international .



But I can not ımagınes,
One day,
to books  read

which I wıll invited to a palace
and that in the palace I will listen
own voice from
two great authors
Everythıng is wonderfull.
Lıke a dream.
To read,
under the pınk lıghts
thousand years, a magnificent chandelier,
behınd

ıstanbul throat gently flowing
anchored opposite the palace
and a ship equipped with lights,

intermittent ongoing fishing motors
and long vessels



A reader can imagine
most enjoyable reading ...
Thanks for everythıngs...
 
Efsun

Çırağan Okumaları








Günaydın...Sisli bir İstanbul sabahından merhabalar....

Bugün boğaz köprüsünün altından salınarak geçen gemiler

puslu bir film sahnesinde, geçit törenine katılmış

eski sovyet tankları gibi.....

Bu yazımı

sevgili Can Yayınlarına,

Kalem Ajansa

ve Çırağan Sarayına

teşekkür etmek için yazıyorum.



Ben, kitaplarla büyüyen,

kitaplarla yaşayan,

dostluklarını
kitaplarla şenlendiren bir insanım.

Okumak için;

zaman,

mekan,

atmosfer,

sıra,

saat,

koltuk,

yastık,

otobüs,

tramvay,

yurtiçi,

yurtdışı

gözetmeyen biriyim.
 
Bir gün,
kitap okumak için

bir saraya davet edileceğim,

ve o sarayda

kendi sesinden

iki güzel yazarın

kitabını

dinleyeceğim

hiç

ama hiç aklıma gelmezdi...

Herşey mükemmeldi.

Bir rüya gibi,

bin yıllık, ihtişamlı bir avizenin

pembe ışıkları altında,

arkanızda

usul usul akan İstanbul Boğazı,

sarayın tam karşısında demirlemiş

ve ışıklarla donanmış bir gemi,

arasına geçen balıkçı motorları

ve uzun translantikler

eşliğinde

kitap okumak....
Bir okuyucunun hayal edebileceği

en keyifli okuma...

Herşey için teşekkürler...
Sevgilerimle.

Saygılarımla.

Efsun.
http://www.kempinski-istanbul.com/tr/home/index.htm
http://images.google.com.tr/images?hl=tr&source=hp&q=%C3%A7%C4%B1ra%C4%9Fan+saray%C4%B1&um=1&ie=UTF-8&ei=maLFSr7zIsbRjAeQzoRG&sa=X&oi=image_result_group&ct=title&resnum=4
http://www.canyayinlari.com/ActivityDetails_Ciragan-Okumalari_102.aspx